ZAMANDA YOLCULUK – 2
ZAMANDA KOŞMA
Sözlere her zaman ihtiyaç yoktur,
dokunuş ve bakış
zamansızlığın pırlantaları…
“Sen özü olan bir insansın”
Sözlerinden yayılan gül kokusuna döndüm, tanıdım, evet gerçekten ağlıyordu…
“iyi yolculuklar” bir ayrılık sözüdür.
Koşma!
Sesindeki tırabzansız merdivenlerden düşüyorum boşluğa
hem yatay, hem dikey olarak…
bu koşu
düğüm ya da kördüğüm
(düğüm’ün bir şansı var)
Ah lütfen içine doğsun, tüm seni
gecenin bu yarısı
düşerken düşünüşlerim…
Müzik bende alkol etkisi yapıyor.
Zom oldum sanırım.
Beni uykuya taşıyacak biri var mı, koluma girecek?
Müzik komasına girdim,
Belalım şarkısı ve çiğdem çiçekleri aynı kokuyor bence…
Nerede o eski yağmurlar?
(yuh artık o da mı sana dert)
Nerede o eski ıslanmalar, yol boyu bilhassa…
Aşkın yorumu herkeste farklı olabilir
ama derdi aynı
Presniva meydanından kazıyorlar beni,
Cinayet mahallinde yere çizilen resim de benim
Altmış ikiden tavşan yapabiliyorken sadece
nasıl tutturmuşum çizginin içine kıvrılmayı
Yalnızım ve bu yalnızlık başka,
Üşüyorum,
Gittikçe ivme kazanan bir değişimle saçmalamaya evrilen bir üşüme bu!
Şaşırtmaya devam edeceğim
uykudan uyandıran
dünya üzerinde ne kadar alarm çalıyorsa
Öldükten sonra üflenecek sur’a hazırlık olabilir
diriltmek için çalınan…
Bir gün son ilkbaharın, son sabahın, son akşamın, son gecenin içinden geçeceğiz,
son çayı içeceğiz…
kaldırsın diye yalvaracağız, ama alarmlar çalmayacak, sur’a kadar…

Mevsimlerin kızı Eylül…
Eylül’ün ise en bebek saati…
Ankara’da…
Bir Seher Vakti doğmuşum…
Çok seher vakitleri görüp günler devirmişim,
Büyümüşüm, büyürken düşüp kalkmışım,
Hayatı sevmişim herşeye rağmen,
Hayatın bir okul olduğunu, sevinçler, kederler, başarılar, başarısızlıklarla dolu, ama herşeyin geçici olduğunu görmüşüm…
Geçici olan bir çok şeyi yazarak kalıcı kılmışım, yazmayı ve okumayı çok sevmişim..
Ne yaparsam yapayım aşk’la yapmayı seçmişim… dil’den değil kalp’ten olsun diye cümlelerime çok özen göstermişim.
Sevmişim, sevilmişim, en çok aşk’ta takılıp kalmışım… evlat tatmışım, iyi evlat olmaya çalışmışım, vatanımı, bayrağımı çok sevmişim… İstanbul’a hayran kalmışım, böylece şehirlerin en güzelinde yaşamayı seçmişim…
Halen dostalarımın ve ezelden beri var olduklarını düşündüğüm dostluklarımın tadını çıkarmaktayım…
İç içe geçen hayatlar, hayaller, rüyalar ve duygular… Son nefese, son kala…