Şimdi yükleniyor
×

BİZİM ÇOCUKLAR

Bu Yazı 1 dakikalık okuma süresine sahiptir.

ajax-loader-2x BİZİM ÇOCUKLAR

Oralarda, bir ateş yaktılar sahanın ortasında, alev alev koşmaya başladı bizim çocuklar.
Alevler; ateşin uzantısı değil miydi?
Tribünlerde milyonlarca rüzgâr da ateşi yelliyordu,
Ateş büyüyor büyüyor güzelleşiyordu…
Hevesleniyorduk,
Yüzüp yüzüp kuyruğuna geliyorduk;
Bir türlü karaya çıkamıyorduk,
Gözyaşlarımızda boğuluyorduk…

Biliyorum her şey bitmek için başlar.
Bitecekse de böyle bitsin diyorum ama
yine de kabul edemiyor insan.

(Mert Günok)
“Ahtapot musun, örümcek misin” diye bağırıyor spiker.
Gerçekten o anda dev bir örümceğe dönüyor, takımını ipten alıyor…
yeniden diriliyoruz.
Sana ne demeliyim ki
İçimdeki çocuğun elma şekeri mi?

(Barış Alper)
Karadeniz gibi hırçın çocuk,
sen koştukça biz coştuk.
Sen yorulmadıkça biz güçlendik…

(Arda)
Evin küçük çocuğu, yaramazı, sevimlisi
sahanın her yerinde, dinamitleyicisi,
sol ayağı, kalbi…

(Ferdi)
Sen tercihini bizden yana yapınca,
biz de tercihimizi senden yana yaptık,
yanılmadık…

(ve hepiniz)
Çok güzeldiniz bizim çocuklar,
Sevincinizle de üzüntülerinizle de…
sahada döktürdüğünüz yetmiyormuş gibi,
Maç sonrası döktürmelerinizle de,
Seyretmelere doyamadığımız görüntülerinizle,
Yollara döktüğünüz kan kırmızısı kafilelerle…

Bizi çok mutlu ettiniz,
Çok güzeldiniz,
Üzgünsünüz biliyoruz, daha ileri gidebilirdiniz çünkü…
Ağlamayın, ağlatmayın…
Kaybediş dediğin anca bu kadar güzel olur,
Bizi bir kere daha bir araya getirip “birlikte ne kadar güzel olduğumuzu” hatırlattığınız için teşekkürler BİZİM ÇOCUKLAR!

Bu yazıyı nasıl buldunuz?

Genel oy oranı / 5. Oylama Durumu

Şu ana kadar değerlendirme yapılmadı! Bu gönderiye ilk değerlendiren siz olun.

Bu yazıyı beğendiğinize göre...

Bizi sosyal medyada takip ediniz.

Bu yazı size hitap etmediği için üzgünüz!

Kendimizi geliştirelim!

Hoşunuza gitmeyen noktalar neler oldu?

Mevsimlerin kızı Eylül... Eylül'ün ise en bebek saati... Ankara'da... Bir Seher Vakti doğmuşum... Çok seher vakitleri görüp günler devirmişim, Büyümüşüm, büyürken düşüp kalkmışım, Hayatı sevmişim herşeye rağmen, Hayatın bir okul olduğunu, sevinçler, kederler, başarılar, başarısızlıklarla dolu, ama herşeyin geçici olduğunu görmüşüm... Geçici olan bir çok şeyi yazarak kalıcı kılmışım, yazmayı ve okumayı çok sevmişim.. Ne yaparsam yapayım aşk'la yapmayı seçmişim... dil'den değil kalp'ten olsun diye cümlelerime çok özen göstermişim. Sevmişim, sevilmişim, en çok aşk'ta takılıp kalmışım... evlat tatmışım, iyi evlat olmaya çalışmışım, vatanımı, bayrağımı çok sevmişim... İstanbul'a hayran kalmışım, böylece şehirlerin en güzelinde yaşamayı seçmişim... Halen dostalarımın ve ezelden beri var olduklarını düşündüğüm dostluklarımın tadını çıkarmaktayım...

Abone Olun
Bildir
guest
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
Okumaya Değer
Bundan yaklaşık kırk küsür sene önce İstanbul'da Bostancı'da oturuyorduk. En büyük derdimizin ev ödevleri olduğu, mahalle kültürünün dibine kadar yaşandığı,…
0
Yorumlarınızı merak ediyoruz.x