HASTALAR BENİ HASTA EDİYOR
Canim dostlarım, uzun zamandır sizden ayrı kaldım. Bu bir ihmalkarlık değil, zorunlu bir içe çekiliş dönemiydi diyelim. Biliyorsunuz aklına geldiği gibi konuşan, hiç hesapsız yazan bir insanımdır. Yorgundum bir süredir ve inanın elime kalem dahi almak istemedim, ta ki bugüne kadar.
Öncelikle affınıza sığınıyorum. Bu konuda Simla ile konuştuğumuzda bana ‘Sen de insansın Şale, ne olur unutma bunu’ demişti. Ne kadar da haklıydı ve ben blog ailemi bu yüzden seviyorum. İnsanı anlatan, bunlar üzerine romanlar ve yazılar yazan biri kendisinin de insan olduğunu unutur mu? Unutur/muş! O kelime ile geldi aklım başıma.
Bazen dünyalar konuşur, her kafadan bir ses veya nasihat çıkar ama biri gelir öyle bir kelime eder ki o anda anlarsın aslında ruhsal durumunu. Bunu neden anlattım konusuna gelirsem eğer pazar yazısında Vedat dostumun satırları… Simla içine düştüğüm şoktan kurtulabilmek icin bana tokat attı, Vedat da bambaşka bir amaçla yazarken aslında benim kendimi bulmama vesile oldu.
Ödül aldım biliyor musunuz?..
Türkiye’nin En iyi Çıkış Yapan Roman Yazarı seçildim. Mutlu oldum mu? Evet… Mutluluğum ne kadar sürdü peki… Sanırım yarım günü bulmadı. Neden mi? Çünkü o narsist denilen ve narsist tutumuna maruz kaldığım insanlar içime öyle bir işlemişler ki, en ufacık bir manipülasyonlarında darmadağın oluyorum.
Dostum Vedat öyle ince bir insan ki kibarca yazar, açıklamaya çalışır, öfkesini iyi analiz eder ve güzel kanalize eder.
Ancak ben…
Ben öyle bir insanım ki tahammül sınırımı aştığımda dümdüz girerim lafa ve şöyle derim: Ey hadsiz narsist bilmem ne kişisi… Yeter artık, kapa çeneni! Sığındığın kişiliğin beni hasta ediyor. Defol git artık hayatımdan… Hatta dua etsin o kişiler ki daha beterini söylemediğim için, bu da sizlere olan saygımdandır.
Kişilikleri bozuk ve hastalıklı insanlara müsamaha gösteriyor olmamız, diğer insanlara istemeden yaptığımız kötülüktür. Yarın onlara da sirayet edecek olan bu sevilmeyesi kişiler onlara da zehrini akıtacak, yollarını ve ruhlarını tıkayacaktır.
Milyon yıl öncesi olmuş bir konuyu dahi soğuk servis eden bu insanlara DEFOL GİT ARTIK HAYATIMDAN demeye sakın utanmayın.
İnsan olarak içinizde taşıdığınız merhametiniz, saygınız ve terbiyeniz onların üremek için barınakları oluyor. Ben kendi hayatımda var olan en yakınımdakilerin barınaklarını yıktım. Korktum yıkarken, utandım, merhametimden şüpheye bile düştüm. Kapattım gözlerimi, aldım elime savaş baltamı ve saldırdım. İşte bu saldırı anında da sizden uzak kalmak zorunda kaldım. Çünkü insanın içindeki vahşi uyandıysa eğer o anda mutlaka sevdiklerinden uzak durmalı o halini görmesinler diye…
Sizi çok seviyorum.
Baltamı gömdüm geldim yanınıza. Şimdi insan olma zamanı….
Sevgiler
1973 Manisa doğumluyum. İşletme Fakültesi mezunuyum. Otuz seneye yakın özel sektörde görev aldım. Kariyerimin son 15 senesini yüksek öğrenim yurt müdüresi olarak tamamladım. Basılmış bir adet kitabım bulunuyor. Bazı dergi ve blogların yazarıyım. Bir defter ve bir kalemle hayatın anlamını buldum.
Türkiye’nin En iyi Çıkış Yapan Roman Yazarı seçilmeni bir kere daha kutlarım, kısa sürede peş peşe bir birinden harika dört kitap çıkartmak öyle kolay bir iş değil ve bu blog’da yazan bir avuç insana ön ayak olduğun için ayrıca teşekkür ederim.
Benim bir Bilgin abim vardı, rahmetli görmüş geçirmiş her türlü ortamda bulunmuş eski Ankara’nın Hacettepeli Karagöz Kemal’ın yanında yetişmiş harbi delikanlılarından ve aynı zamanda da beyaz yakalı bir delikanlıydı. İki şey söylerdi sürekli ‘attığın taş ürküttüğün kurbağa deyecek‘ ve ‘eşşekten beklenen os..tur‘
Olay bu kadar basit aslında. Beni üzen, geri tutan insan kim ve bende ki değeri ne olmalı? Kan bağıymış, arkadaşmış, dost sandığın insanmış bunların hepsi boş, o iki sorunun cevabını verebildiğin an bütün taşlar yerine oturuyor.