Bodrum Esnafı ve Hz. Hızır
Yaz geldi, güneş parladı, mayolar çekmecelerden çıktı ve Bodrum… Bodrum yine bildiğimiz gibi: Lahmacunlar altın kaplama, beach girişleri NASA bütçesi kıvamında, esnaf ise “Sezon kötü başladı” diye ağlama yarışında.
Geçen yıl 750 TL olan güneşlenme hakkımız bu sene 2000 TL olmuş. “Ne değişti?” diye sorarsanız: Kum aynı kum, deniz hâlâ tuzlu ama fiyatlar… Fuhuş düzeyine taşınmış. Hani biri çıkıp dese “Bu lahmacunun içinde trüf mantarı değil, uzaylı proteini var,” inanacağız. Çünkü başka türlü 1500 TL’lik lahmacunu mideye indirmek için ya salak olmanız lazım ya da açlıkla bilinç kaybı yaşamış olmanız.
Ama gelin görün ki, bu fiyatlar yetmezmiş gibi bir de “müşteri seçme sanatı” devreye girmiş. Esnaf artık kahin gibi. Müşteri geldiğinde önce arabasına bakıyor: “Bu araçtan inen adam minimum 3 şişe prosecco patlatır mı?” Sonra kıyafetine bakıyor: “Bu şort Prada mı, pazardan mı?” Karar veriliyor: İçeri gir ya da git Yunan adalarına.
Eee ne oldu? Yerli turist feribot kuyruğunda. Neden? Çünkü orada lahmacun hâlâ lahmacun, hesap geldiğinde gözler dolmuyor ve en önemlisi… İnsan yerine konulma hissi bedava!
Hızır Sezonu Açıldı!
Bodrum esnafı ise çareyi her yaz olduğu gibi yine mucizelerde arıyor. Sosyal medya gruplarında “Sezon niye açılmadı?”, “Yerli niye kaçtı?” gibi sorulara yanıt aranıyor. Dualar Hz. Hızır’a: “Yetiş ya Hızır, bu yaz da bizi kurtar.”
Ama Hızır bile şöyle diyordur:
“Kardeşim 500 TL otopark, 2000 TL giriş, 1500 TL lahmacun yapmışsın, içeride ıslak mendile servis ücreti alıyorsun… Ben yetişene kadar millet Patmos’a geçti bile!”
Bodrum, Bir Girişimcilik Harikası
Yine de hakkını verelim. Bodrum bir ekonomi mucizesi. 2 milyonluk Fiat Linea ile gelen dayıya 10.000 TL’lik masa satma kabiliyeti her işletmecide bulunmaz. Bu bir yetenek, bu bir vizyon!
Fakat bir yerde yanlış giden bir şeyler var. Bodrum artık “yaz tatili” değil, “survivor misali ekonomik dayanıklılık testi” haline geldi. O yüzden gençler bir yanda “Bodrum’a gideceğim” derken, diğer yandan kredi kartı limitlerini arttırmaya çalışıyor, bazıları ise annesinin bileziklerine göz dikiyor.
Ama boşuna değil bu kaçış. Çünkü bir Yunan adasında, bir frappe eşliğinde 7 euroya gün batımını izlemek, yanında küçük bir deniz mahsullü pizzanın kibar bir “kalimera” ile servis edilmesi… İnsanı bir sorgulatıyor:
“Ben neden Bodrum beach’te 3000 TL’ye plastik şezlongda güneş yanığı oldum?”
Sonuç:
Sevgili Bodrum esnafı, sizin de ekmek parası derdiniz var, anlıyoruz. Ama lahmacunla mortgage ödemeye çalışırsanız, müşteri değil, kredi danışmanı gelir. Hizmet güzelleşirse, fiyat makul olursa, inanın Hızır’ı beklemenize gerek kalmaz; müşteri kendiliğinden döner.
Ama yok, siz yine de Hızır’a dua etmeye devam edin. Belki bir gün o da Bodrum’a uğrar… Tabii giriş ücreti yoksa.

Profesyonel baba, amatör yazar, sorgulayan, araştıran, teknoloji düşkünü, düne takılmayıp yarını yaşamayı seven doğuştan Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı.
Eşimle beraber kaleme aldığımız yazılarımızı bir arada tutabileceğimiz, bir nevi arşiv olarak kullanabileceğimiz ve paylaşabileceğimiz bir site kurma kararı aldığımızda Garip1Blog ortaya çıktı.
2018 de iki kişiyle başlayan yolculuğunuza zaman içerisinde aramıza katılan dostlarımızla yolumuza devam ediyoruz
Gelir kaygısı olmadan kendi yağıyla kavrulan sitemizde, sinir bozucu reklamlarla boğuşmadan, kahvenizi veya çayınızı alıp, bir birinden güçlü ve değerli kalemlerin yazılarını okurken keyifle vakit geçirebilirsiniz.