Şimdi yükleniyor
×

SARE

Bu Yazı 3 dakikalık okuma süresine sahiptir.

ajax-loader-2x SARE

Bir şehre uzun zaman sonra girdiğinde, içindeki herşey seni karşılamaya çıkar yol kenarına… an’lar, anılar ve insanlar…
Yani o şehirde bırakıp gittiklerimiz,
Yaşayan evler, sevdiklerimizin mezarları, sesler, sessizlikler…

Yıllar sonra, yollar sonra gördüm O’nu. Annemin elleri ve sinesi gibiydi kapıdan görünüşü. Bir elinde üç ayaklı baston, yıkılmış bir dağ gibi karşımdaydı. Bir asır yürüdüm o yolu, bastonu bıraktı dağ, kollarını açtı, göğsüne gömüldüm, bir asır orda ağlaştık. Sakinleşmiyordu, kalbim ayaklarına kapandı, özlemden kollarımız hiç susmadan ağladı. Hem özlemden, hem de kayıplarımızdan dolayı. Ne kadar kaldık öyle, ne kadar herkes ağladı arkamızda bilmiyorum, dünyaya indik sonra elele, yanyana, birbirimize baka baka bir asır da orda ağladık.

Gözlerimiz yandı,
Ateş her yeri sardı…
sürmeli gözleri ağladı ama ateş hiç sönmedi…

Ortak anılarımız da ortaya geldi, dikildi önümüzde, ne kadaaar eski, ne kadaaar çoktular, ne kadar güzeldiler.

Hiç susmadan konuştuk. Çok susarak da konuştuk. Sevgilisine kavuşmaktı kalan isteği, ama ben korkuyordum O’nun da gitmesinden. Gidenlerin ülkesi doldukça biz azalıyorduk burada ve ben korkuyordum…

Yanyana dizeyim harfleri ve “Ne güzel komşumuzdun sen” sözünü bir de ben diyeyim.

Gözlerinde geç kalmış bir hüzün vardı. Sürmeli gözleri bıraktığım gibiydi ama artık gökyüzü kararmış ve ağlama vakti gelmiş çatmıştı…

Askıya alamazsın gözyaşlarını bazı evlerde…
Koyverirsin kalbini ve gözlerini…
Bahçemizdeki kiraz ağaçları gibi şekeri tanıdık o evlerde…

Birlikte ağlamanın da bir tadı vardır…
Uzun zamandır beklenilen…
(Gidenlerin ardından)

Uçurtmasının ipi kopan çocuk gibi çöktüm yanına,
gözlerinin dizi dibine,

Değişen hayatlar; hastalıklar, ölümler, gereksiz dargınlıkları olan insanlar, yaşlılıklar, kısaca tüm tükenişleriyle…

Dosta doymadan gitmek zorunda kalanlar…
ve geride kalanlar…
Hangi şarkıyı feryat ettirsem anlatabilir içimdeki hüzünlü yangını

Camda başlayan hoş geldin faslı,
kapıda kırılan kollar kanatlar, hevesler, yıllar, yollar…
yeniden özlemler…

Kollarımdan üşümeye başlıyorum.

İnsanın bazen eli ağlar bazen kolları, bazen de ayakları…
hatıraların vurduğu yere bağlı olarak.

İlkbaharın görevi ayrı, sonbaharın ayrı
Mevsimler renklerle anlatılır da
Ya yoklukların rengi…

Ankara, soğuk kentlerin baş karakteri…
Buzzz gibi seversin…

Uzaktan gelmiş yorgun bir tanıdığa duyulan yakınlıkla…
Unuttuğun geçmişi, gençliği, şarkıları hatırlatır satır satır…

Annen gibi bir kadın orda durur tüm yüreğiyle…
çocukluktan kalma…

ve o yürek öyle bir avuç değil.

bilmez kimse kimsenin çocukluğunun güzelliğini
şenliği hiç bitmeyen insan ufağı…

çocuklarını çocukluğuna benzeten o insanlar da olmasa,
nereden bileceksin…

Çocukluğumun odalarıyla dolu tüm evler;
girip çıktığım tüm yerler…

her odadan başını uzatan bir küçük kız çocuğuyum…
şimdi bu evde;
bu mahallede…

Mahalle mi kaldı artık…

gençliğimden kalma şarkıları kullanıyorum, acıya tuz yerine…
bütün tınısı gençlikten esintiler getiren
o uçup giden güzelim gençlikten
o savurgan geçmişten
giderken burnunun direğini sızlatan.

Bazı şeyler sadece yaşanır, söze dökülmez.

Çocukluğum, gençliğim, ergenliğim hepsi orda duruyor…
Tanıklar?
Kimler kimler? Neredeler?

Orada, o zamanlarda
Bizim evimize de sabahları ezanlar dolardı sabah ayazıyla birlikte… açardı kapıları annem, rahmet dolardı içeri, bereket dolardı. O sırada seslenirdi karşıya “Sareee!”

Şehrin öğleden sonraları uyuşuktu Ankara’da

Öğle sıcağının sesi olurdu…

biz sokak çocuğuyduk… tıka basa mutluluk doluyduk… kırgınlık bilmezdik
her çocukluk arkadaşımızın anneleri hepimizin annesiydi…

Ah yine başladı,
bir şehri anılarda yaşa(t)mak
sürekli düşünmek bazı evleri…

Bazı şarkılar nasıl gençlik demekse
Bazı evler de gökyüzüne daha yakındır,
Kayıtsız şartsız her köşesine sindiğin…
Yıllar da geçse rüyalarında hâlâ girip çıktığın…
Kayıtsız ve şartsız.

Velhasıl şimdi yine;
Dostun kalp kapısının üstünde anahtar, açıp giriyorum.
O’nun gözyaşı benim gözyaşıma karışıyor…

Seni çok özlemiştim diyorum kapıda bırakıp giderken, ben de diyor ben de seni çok özlemiştim. Elini yüzünü öpüyorum bir daha, bir daha dönüp bakıyorum. Anneme bakar gibi bakıyorum, geçmişime bakar gibi bakıyorum…
Çocukluğuma bakar gibi bakıyorum…

Bir asır da gittikten sonra ağlıyorum.

Bu yazıyı nasıl buldunuz?

Genel oy oranı / 5. Oylama Durumu

Şu ana kadar değerlendirme yapılmadı! Bu gönderiye ilk değerlendiren siz olun.

Bu yazıyı beğendiğinize göre...

Bizi sosyal medyada takip ediniz.

Bu yazı size hitap etmediği için üzgünüz!

Kendimizi geliştirelim!

Hoşunuza gitmeyen noktalar neler oldu?

Mevsimlerin kızı Eylül... Eylül'ün ise en bebek saati... Ankara'da... Bir Seher Vakti doğmuşum... Çok seher vakitleri görüp günler devirmişim, Büyümüşüm, büyürken düşüp kalkmışım, Hayatı sevmişim herşeye rağmen, Hayatın bir okul olduğunu, sevinçler, kederler, başarılar, başarısızlıklarla dolu, ama herşeyin geçici olduğunu görmüşüm... Geçici olan bir çok şeyi yazarak kalıcı kılmışım, yazmayı ve okumayı çok sevmişim.. Ne yaparsam yapayım aşk'la yapmayı seçmişim... dil'den değil kalp'ten olsun diye cümlelerime çok özen göstermişim. Sevmişim, sevilmişim, en çok aşk'ta takılıp kalmışım... evlat tatmışım, iyi evlat olmaya çalışmışım, vatanımı, bayrağımı çok sevmişim... İstanbul'a hayran kalmışım, böylece şehirlerin en güzelinde yaşamayı seçmişim... Halen dostalarımın ve ezelden beri var olduklarını düşündüğüm dostluklarımın tadını çıkarmaktayım...

Abone Olun
Bildir
guest
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
Okumaya Değer
Baharın en coşkulu günleri. Çiçeklerin kokusu geliyor her taraftan. Kiraz çiçeklerini görmeye gelen kalabalığın keyfi, çocuk sesleri, kuş cıvıltılarıyla adeta…
0
Yorumlarınızı merak ediyoruz.x
Garip1Blog
Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.