CANIM AİLEM
‘Aile nedir’, ‘Ailemiz olan kişiler kimlerdir’ soruları dolaşır durur aklımda senelerdir. Çeşitli cevaplar vermişliğim olmuştur kendime… Bazen kendi ailemden biri olmuştu ailem dediğim kişi; kimi zaman dostlarımdan bir kaçı, ender de olsa sevdiğim adamlar…
Öylesine çabuk, yetişemeyeceğim kadar da hızlı geçiyor ki zamanım bu aralar, kendime ulaşamıyorum. Bu iyi mi, kötü mü bilmem! Bildiğim bir şey varsa eğer bu yaşımda; aile, yanında kendini iyi hissettiğin herkestir. Hatta yanında olamadığı anlar da bile…
Para kazanılıyor, sonra kaybedilebiliyor; dost kazanılıyor, maalesef yitirilebiliyor; zaman, ardına bile bakmadan çekip gidiyor. Ama aile… Aile asla terk etmiyor. Başını çevirip bir bakıyorsun ki; en ihtiyacın olduğu anda, hatta çağırmadığın anda bile yanında. Çünkü biliyor yalnız hissedeceğini, korktuğunu, destek alabileceğin bir yürek aradığını…
Yazarken bile gözlerim doluyor.
Yazılarımda ve kitaplarımda çoğunlukla aile kavramını ve içine doğduğumuz ailelerimizi işlerim. Çünkü ailenin, bizi biz yapan veya bizi bizden alan tek unsur olduğunu düşünüyorum.
Hayatın içinde çeşitli yollara savruluyoruz ya da bazı yollardan geçmek zorunda kalabiliyoruz. O yolun başlangıç noktası olan aile, geçtiğimiz yollarda bıraktığımız ayak izlerimizin derinliğini belirliyor. Nasıl mı! Mecbur kaldığımız anlar, çekindiğimiz için katlandığımız olaylar, söyleyemediklerimiz, içimizde biriktirdiklerimiz, haykıramadıklarımız o yollarda derin izler bırakmamıza sebep oluyorlar. Çakılıp kalıyoruz olduğumuz yere… Ağırlığımız kadar da izler bırakıyoruz. Fakat başlangıç noktamızda üzerimize ağır yükler yüklenmediyse eğer, yanlışlıkla saptığımız yollardan uçarcasına, hiç durmadan geçip gidebiliyoruz. Ne iz kalıyor ardımızda, ne de anlayabiliyorlar o yolların birinden bizlerin de geçmiş olduğumuzu…
Burada amaç; kendimizi başkasından saklamak veya yaptığımız hataları kimseler görmesin diye iz bırakmamak değil asla!
Amaç; o derin izlere bizlerin dönüp bakmak zorunda kalmamamız…
Bazılarınız biliyorsunuz, romanlar yazıyorum, naçizane… İmza günleri oluyor, kendimi tanıtmaya çalışıyorum, yazdıklarım okunsun istiyorum, çabalıyorum.
Hem de ne çabalama!
Çaba, çaba olalı böylesine hunharca kullanılmamıştır.
Bir resim ve heykel sergisi düzenlendi İstanbul’da, ben de davet edildim etkinliğe. Orada bulunan kimseyi tanımıyorum, yayıncım dışında. Nasıl titriyor bacaklarım çocuklar gibi… Anlatacak çok şeyim var, biriktirdiğim çok duygularım ama yalnızım. Eşim var yanımda, çok eski bir arkadaşım bir de… Beni sakinleştirmeye çalışıyorlar, çevremde dört dönüyorlar sağ olsunlar ama yok!!!
Heyecanım dorukta, sakinleşemiyorum bir türlü.
Tabii bu arada çevremdeki kimseye de fark ettirmiyorum heyecanlı olduğumu… Onu da otuz yıllık çalışma hayatıma borçluyum. Bir ressam hanım yardım rica etti resmini düzeltebilmek için. Birlikte düzeltmeye çalışıyoruz bir sağa, bir sola… Yok, yamuk oldu; ortala… derken, başımı gayri ihtiyari sola doğru bir çevirdim, bir çift göz dolu dolu bakıyor bana.
Simlâ’m… Benim canım, birtanem…
Garip1blog ailemin tatlı bireyi. Öylece bakakaldım yüzüne. Birkaç saniye kıpırdayamadım bile! Ona nasıl sarıldığımı bilemedim yüzlerce kişi arasında. O kadar sıkı sarıldım ki ona, sanki annesini kaybetmiş de bulmuş bir kız çocuğu gibi; tek söyleyebildiğim cümle ‘ağlatma, makyajım akacak’ oldu.
İşte dostlar aile budur! Aile, yanınızda olamadığı anda bile sevgisini hissettiğiniz; sürpriz yapıp geldiğindeyse sıkıca sarılabildiğinizdir.
Sevgilerimle…

1973 Manisa doğumluyum. İşletme Fakültesi mezunuyum. Otuz seneye yakın özel sektörde görev aldım. Kariyerimin son 15 senesini yüksek öğrenim yurt müdüresi olarak tamamladım. Basılmış bir adet kitabım bulunuyor. Bazı dergi ve blogların yazarıyım. Bir defter ve bir kalemle hayatın anlamını buldum.
Çabalarının her zaman karşılığını böyle tatlı tatlı bulması dileğimle, yolun aydınlık olsun Şaleciğim, oradaki küçük kız çocuğu heyecanına ve ortamın güzelliğine dahil olmak çok güzel bir mutluluktu arkadaşım. Başarıların daim olsun.
Öncelikle yeni kitabınız için sizi kutlarım en kısa sürede okuyacağım.
Yazınızdaki içtenliğe bayıldım, dostluğunuz bir birinize destek olmanız ve bunu okuyucuya hissettirmeniz çok güzel. Az sayıda bir birinden değerli yazarın bir araya geldiği harika bir ailesiniz.
Lütfen daha sık yazılsın bu blogda, merakla beklediğimiz yazarlarımız var.
Sevgiyle kalım.
Şale hanım öncelikle yeni kitabınız için sizi tebrik ederim. Yurtdışında yaşadığım için henüz okuma şansım olmadı ama e kısa zamanda buda gerçekleşecek.
Yazınızdaki samimiyet, içtenlik duygu aktarımı ve okuyucu olarak bana hissettirdiklerini kelimelere dökmekte zorlanıyorum ama şunu söyleyebilirim tek kelimeyle mükemmel.
Yazarların bir birini tanıyor olması ve bir birlerine destek vermeleri taktire şayan bir şey. Bu blog da yer alan her yazarın kitap çıkartma potansiyeline sahip olduğuna inanıyorum, siz ön ayak olmuşsunuz ve eminim devamı da gelecek.
İlham perileriniz hiç eksik olmasın, kaleminize sağlık.
Canım Şalem, hayatımın en unutulmaz anlarından birini yazıya dökmüş olman o an ki duygumu hem perçinledi hem de mühürledi. Varlığına şükrediyorum canım benim. İyi ki varsın. Ağlattın beni onu ne yapacağız 😉 Laf aramızda ben bu sevinç göz yaşlarına her zaman varım. Daha çooook güzel günler yaşayacağız. Her daim, can cana, gönül gönüle.Seni seviyorum. Ve çoooook teşekkür ediyorum.
Sizler ne güzel insanlarsınız. Hep diyorum butik blogsunuz diye, dostluğunuz, bağınız ve bütün bunların kelimelere dökülerek bizlere aktarılması harika, okurken gözlerimden yaş geldi, o kadar hissederek okudum. Kaleminize sağlık.