Ya Dini ve İnsani Duygularınla ya da Fakirliğinle Vuruyorlar
Sosyal Medya ile alakalı daha önce uzun bir yazı yazmıştım. O yazıyı hazırlarken bütün sosyal medya hesaplarımı kapatmaya karar vermiştim, bu çarkın bir parçası olmayı reddediyordum. Yazı yayına girmeden hesaplarımı kapatıp özgürlüğümü ilan etmiştim.
Ya da öyle sanıyordum.
Bir süre sonra yeniden hesap oluşturdum, minimum paylaşım ama maksimum etkileşim. Etkileşim derken ekran zamanına bakıldığında bulduğum her boşlukta girmişim, inanılmaz bir ekran zamanına ulaşmış kullanımım.
Korkutucu bir süre. Bu kadar boş zamanımın olması mümkün değil benim. Hangi ara bu kadar dalmışım içine anlamak mümkün değil.
Araştırmayı ve yeni şeyler öğrenmeyi çok seven ben, kendime vakit ayıramayan, oturup iki satır yazı yazamayan, eskisi gibi okumayan bir insan haline dönmüşüm.
Ve bir uyanış yaşadım yeniden.
Bu adamlar benim sırtımdan ciddi miktarlarda para kazanıyor. Sadece benim değil, sizin de sırtınızdan kazanıyor.
Öyle böyle değil.
Tamam elbette para kazanılacak, bedava hizmetin hiçbir yerde olamayacağı gibi bu mecrada da olması mümkün değil.
Ama, reklam yayınlama konusunda özen göstermeleri lazım değil mi? Reklam verenin gerçekte var olup olmadığı, neyin reklamını yaptığı gibi. Hesabında tek bir paylaşımı olmayan biri bile dilediği türde reklamını hazırlıyor onlar da yayınlıyor, yeter ki alkol ve tütün reklamı olmasın. Reklamın içeriğini kontrol ettiklerini iddia ediyorlar ama sanmıyorum, kontrol etmeden parayı tahsil edip reklamı yayınlıyorlar.
Sahtekarların, dolandırıcıların fink attığı mecra oldu META grubu.
Yapay zeka yardımıyla, toplumun güvendiği, bildiği ünlülerin görselleri seslendirilerek sanki onlar bizlere yatırım tavsiyesi veriyormuşçasına hazırlanan reklamların doğruluğu ve reklamı verenin gerçekliği kontrol edilmeden, META’nın elinde bulundurduğu platformlarda yayına alınması, dolandırıcılara çanak tutmaktan başka ne olabilir ki? Yapılan şikayetler üzerine bile doğru dürüst incelemeden reklamın doğruluğu kontrol edilmeden “topluluk kurallarımıza “diye başlayıp “aykırı bir şey bulunamadı” diye bitirilen iki satırlık açıklama ile reklam yayınına devam etmesi kapitalizmin cilvesi olsa gerek.
Son zamanlarda bana musallat olan dini dernek, organizasyon, ilim irfan yuvası ayaklarına bürünmüş sahtekarların verdiği reklamlar sayesinde META için nasıl bir gelir kaynağı olduğum bana bir kez daha gösterildi.
Karşıma çıkan bu tarz reklamları bıkmadan usanmadan sürekli “Yanıltıcı veya Dolandırma Amaçlı” etiketiyle şikayet ettim, binlerce reklam şikayet etmişim. Her seferinde “Topluluk kurallarına aykırı bir şey bulamadık” türünden mesajla geri dönüyorlar. Resmen otomatiğe bağlamışlar.
İşin tuhaf tarafı bu tarz reklamları şikayet eden birine o meşhur algoritmalarının bir daha o tarz reklam göstermemesi lazım değil mi?
Pek öyle olmuyor gerçekte…
Algoritmaları resmen kafa tutuyor bana, reklam savaşı açmış gibi. Ben engelledikçe aynı reklamı farklı hesapla gösteriyor, engelleyip şikayet ediyorum farklı bir hesapla çıkıyor karşıma. Kendi diliyle konuşuyor benimle algoritma “O iş öyle olmaz, sana neyi gösterip göstermeyeceğime ben karar veririm” diyor, sen istediğin kadar şikayet et engelle, ben sana bu reklamı gene gösteririm, çünkü senin engelleme çaban bile o reklamın etkileşimi oluyor diyor.
Afrika’ya kurban yardımı reklamı mağduruyum ben. Aynı zamanda “Gerçek para, ilk 15 dk 8 bin tl kazanmazsan bu uygulamayı sil” diyen kumar reklamlarının mağduruyum ve sözde SMA hastası çocukların, salya sümük ağlayan anne babalarının instagram reklamlarının mağduruyum. SMA reklamlarının teması da metinleri de genelde hep aynı, hiç mi değişiklik olmaz, tek bir kalıptan çıktıkları nasıl belli. Hesaplarında ne kontrol edebileceğimiz valilik izin numarası paylaşıyorlar ne belge, hiçbir şey yok IBAN haricinde.
Tek bir paylaşımı dahi olmayan yabancı hesapların, Roberto’nun, Stefan’ın, Boris’in Türk şirketlerini kullanarak Türk halkını zengin etme çabalarına da anlam veremiyorum mesela, “Türk” halkının fakirliği nasıl dert olmuşsa onlara dört koldan bizlere para kazandırma derdine düşmüşler.
Bizim yerli ve milli reklam verenlerimiz de var. “İlim irfan yuvaları, huzurun bilmem ne derneği, umudun efendisi, bilmem kim ağa derneği” say say bitmezler. Bunlar bizim sırtımızdan elde ettikleri paralarla Afrika da su kuyusu, aş evi, kurban kesimi yapmayı, yabancılar da bizi yerli ve milli şirketlerimiz üzerinden zengin etmeyi vadediyor.
Nasıl bir çarkın içine düştük arkadaş, ya dini ve insani duygularınla ya da fakirliğinle, umutlarınla vuruyorlar.
En çok da Filistin üzerinden yardım toplayanlara kıl oluyorum. Filistin’e neyi nasıl götüreceksiniz? İsrail ordusu kuş uçurtmuyor bölgede, yardım gitmesi mümkün değil ama adamlar siz verin biz götürürüz diyor. Şimdi olmadı bir ara, yersen. Yiyorlar da kardeşim. Nasıl bir salaklık anlamıyorum.
Neden kendi vatandaşları için yardım toplamıyorlar biliyor musunuz? Foyaları ortaya çıkar da ondan. Nasıl olsa Afrika’da yaptık dedikleri hiçbir şeyi yapmak zorunda değiller, paralar cepte, kontrol eden de yok, hesap soran da, uyduruk iki fatura koy tamam.
Yaz yaz bitmez, reklam manyağına döndürdüler beni. Meğer ne takıntılı bir insanmışım ben onu anladım sayelerinde.
Ve sonuç.
Yaşasın özgürlük (tekrardan, yine yeniden)
Kapattım hesabı. Kendime söz verdim tedavi olacağım, eşimden yardım alacağım bu konuda. Kişisel hesap olarak instagram yok artık, facebook çok uzun zamandır yok, min 4-5 yıl olmuştur kapatalı. Yok bitti, valla bitti, rehabilite olma yolunda emin adımlarla yürüyeceğim.
İşin şakası bir tarafa ciddi anlamda sorun bu sosyal medya platformları. Hayatın o mecralarda aktığına inanır olduk artık ve bu insanların sosyal yaşantılarını da etkiliyor.
Yazıyı The Social Dilemma – Sosyal İkilem yazımdaki son bölümle bitireyim. Çok inanarak yazmıştım bu satırları.
Einstein’ın dediği gibi “Hayal gücünüzden vazgeçmeyin! Hayal gücü her şeydir. Sizi bekleyen güzelliklerin ön izlemesi gibidir. Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Hayal gücünüz geleceğinizi belirler. Zekanın gerçek göstergesi hayal gücüdür, bilgi değil. Bu yüzden hayal gücünüzün hantallaşmasına izin vermeyin”
Hayal gücünü güçlendirmenin en güzel yolu bol bol kitap okumak, köreltmenin en etkili yolu da sosyal medyalardır.

Profesyonel baba, amatör yazar, sorgulayan, araştıran, teknoloji düşkünü, düne takılmayıp yarını yaşamayı seven doğuştan Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı.
Eşimle beraber kaleme aldığımız yazılarımızı bir arada tutabileceğimiz, bir nevi arşiv olarak kullanabileceğimiz ve paylaşabileceğimiz bir site kurma kararı aldığımızda Garip1Blog ortaya çıktı.
2018 de iki kişiyle başlayan yolculuğunuza zaman içerisinde aramıza katılan dostlarımızla yolumuza devam ediyoruz
Gelir kaygısı olmadan kendi yağıyla kavrulan sitemizde, sinir bozucu reklamlarla boğuşmadan, kahvenizi veya çayınızı alıp, bir birinde güçlü ve değerli kalemlerin yazılarını okurken keyifle vakit geçirebilirsiniz.
Çok ara veriyorsunuz yazılarınıza, Bu blog’da yazan herkesi sıkı takip ediyorum, çok güzel yazılar, harika hikayeler var, özellikle sizin eski yazılarınızı okuyorum fırsat buldukça, sohbet eder gibi bir çoğu.
Teknolojiyle birlikte dolandırıcılık yöntemleri de değiştiği gibi insanları kandırmakta kolaylaştı. Yazınızda bahsetmiş olduğunuz “yapay zeka” kötü niyetli insanların elinde ne gibi sonuçlar vereceğini ufak hasarlarla göstermeye başladı bile.
Bu tarz reklamları yayınlayan mecralar üzerinde ciddi bir düzenlemeye gidilmesi gerekiyor burası kesin. Reklamın doğruluğunu kontrol etmeden yayına alıyorsan, yazınızda belirttiğiniz gibi şikayetleri dahi doğru dürüst incelemeden sırf reklam geliri diye bakıp engellemiyorsan o zaman her türlü yaptırımı hak ediyorsun demektir. Kaleminize sağlık.
Emekli maaşıyla zar zor geçinen insanları bankadan promosyon veya hesabınızdan işlem yapıldı diye hedef almaya başlamışlar son zamanlarda. Bu kadar kolay olmamalı hiç bir şey.
İnsanlar da bu kadar saf olmasınlar diyeceğim ama çaresizlik insana bazen saçma sapan şeyler yaptırıyor galiba.
Dolandırıcılık artık eskisinden de kolay hale geldi, ünlüleri yapay zekayla seslendir oynat masum, çaresiz insanları tuzağına düşür ve dolandır. Facebook, X, instagram ve özellikle TikTok dolandırıcılar için cennet. Reklamların doğruluğunu kontrol etmeden yayına alanlara mağdurların kayıplarını ödetmek lazım. Kaleminize sağlık
Uzun bir aradan sonra hoş geldiniz. Bu konuya ciddi anlamda el atılması gerekiyor artık, ciddi önlem ve yaptırımların getirilmesi lazım özellikle reklamı yayınlayan mecraların ciddi denetlenmesi ve ceza yağdırılması lazım. Resmen dolandırıcılara çanak tutuyorlar.