Şrinkflasyon, Skimpflasyon ve Greedflation
Oturup uzun uzun ekonomiden, yanlış politikalardan, vatandaşın sırtına binen yükten, düşen alım gücünden, bozulan dengelerden bahsetmeyeceğim. Gerek yok. Zaten biliyor ve farkındasınız. Bilmeyen, farketmeyen de mutlu huzurlu yaşamaya devam etsin.
Yazının başlığında yer alan terimlerin ne olduğunu üç aşağı beş yukarı biliyoruz ya da bir fikrimiz var öyle değil mi?
Peki bu terimler günlük yaşantımızda vatandaşı nasıl etkiliyor benim gözümden bir bakalım.
Öncelikle Şrinkflasyona bakalım.
Ne demek bu Şrinkflasyon? Küfür gibi geliyor benim kulağıma.
Kısaca “Aynı Fiyata Daha Düşük Gramaj” demek. Ürün aynı ürün, kalite aynı kalite, marka aynı marka, fiyat aynı fiyat. Tek fark gramajı. Eskiden 40 TL’ye aldığımız 500 gramlık ürün bugün gene 40 TL ama 350 gram. Vatandaş neye bakıyor cebinden çıkan paraya. Ödediği miktar aynı olunca ‘bazı kesimler hani enflasyon? Geçen sene de 40 veriyordum şimdi de 40 veriyorum. Dış güçlerin oyunu bunlar hep, bizi kıskanıyorlar, çekemiyorlar, karışıklık çıkartmak istiyorlar’ diyor.
Bu noktada gözden kaçan en önemli konu ne? Ödediğin miktarın aynı olması değil, o parayla ne kadar mal aldığın. Gramaj düşünce ne oluyor? Ayda bir alacağın ürünü ayda 2 almaya başlıyorsun. Daha fazla para harcıyorsun, daha fazla tüketiyorsun ve enflasyonu körüklüyorsun bilmeden. Normal insan evladı gramajı kontrol etmediği sürece düştüğünü anlamaz ama ben iri kıyım ve ortalamanın biraz üstü ele sahip olduğum için elime aldığım an bir gariplik olduğunu fark ediyorum. Elim bu yaşta büyümeyeceğine göre paket küçülmüş diyebiliyorum.
Gelelim Skimpflasyon‘a.
Ne demek bu Skimpflasyon? Bu da küfür gibi geliyor bana.
En basit tabiri ile ‘Aynı Fiyata Daha Kalitesiz Ürün/Hizmet‘ demek. Ürün aynı ürün, fiyat aynı fiyat, marka aynı marka, gramaj aynı gramaj. Eee o zaman kötü olan tarafı nedir diye sorar insan değil mi?
Elbette sorar. Çünkü bizim insanımız sorgular, araştırır, okur(!)
Burada can alıcı nokta her şey aynı gibi gözükse de ürün kalitesindeki düşüş. Örnek: Eskiden 45TL’ye 30 gramlık 80% kakao oranıyla bitter çikolata alıyordun. O çikolatayı bugün de 45 TL’ye alıyorsun. Gene 30 gram. Ama aradaki fark kakao oranında. Artık 80% değil, 65% kakao oranıyla satılıyor sana.
Hizmet sektöründen bir örnek verelim. Hava yolu şirketleri artan maliyetlere rağmen fiyat artışı yapmadan aynı mesafeye aynı fiyatı uyguladı uzun bir süre. Tek farkla kabin görevlilerinin sayısını düşürerek. Eskiden 6 kabin görevlisi vardıysa bu 4’e düştü. Ne var canım bunda şimdi demeyin. Direkt hizmet kalitesini düşüren bir uygulamadır bu. Aynı şey restaurant, kafe için de geçerli. Garson ve komi sayıları düşürülerek personel giderleri kısılıp fiyatlar sabit tutulmaya çalışıldı ama az personelle verdiğin hizmetin kalitesi düştü… Az personelle çok iş yapmaya kalkarsan mutsuz ve asık suratlı çalışan ne yapar? Müşterine ters davranır, hizmeti aksatır, müşteriyi mutsuz eder. Ödediğin para aynı ama aldığın ürün veya hizmet kalitesi yerlerde.
İşine geliyorsa.
Gelelim bu üçlüden (bana göre) en beterine en kötüsüne. Greedflation…
Namıdiğer Enflasyon Fırsatçılığı.
Size bunun açıklamasını yapmama gerek yok, siz biliyorsunuz ne olduğunu ama olur da yolunu kaybeden birileri gelip bu yazıyı okursa onlar aydınlansın, öğrensin diye ne demek olduğunu anlatmaya çalışayım.
Öncelikle kelime anlamını açıklayayım size. Greed aç gözlü demek flation da enflasyon kelimesinden geliyor birleşince Greedflation oluyor. Türkçe meali Enflasyon Fırsatçılığı. Yani işin özünde ne yatıyor? AÇGÖZLÜLÜK.
Şimdi bu fırsatçılıkta ürün kalitesinde, gramajında, markasında bir değişiklik yok. Yani dün 100 TL verip beğenerek aldığınız ve zevkle kullandığınız ya da tükettiğiniz ürün aynı ürün değişen hiçbir şey yok. Tek fark üretim maliyetlerindeki artış yani o ürünü üretmek için kullandığınız malzemeye gelen zam yüzünden üretim maliyetindeki artış da otomatikman ürün fiyatına yansıyor. Buraya kadar her şey tamam değil mi? Sıkıntı yok, üretim maliyeti artarsa ürün fiyatı da artar doğal olarak. Mükemmel bir dünyada olması gereken bu. (Gerçi o dünya mevcut ama biz ülke olarak dünyanın o coğrafyasında değiliz)
Enflasyon Fırsatçılığı’nın özü neydi?
AÇGÖZLÜLÜK
Üretici bakıyor, piyasada dengeler alt üst olmuş toplumda fiyat algısı ortadan kalkmış. Aynı ürün bir markette 5 TL iken yan markette 10 TL, diğerinde 4 TL. Fiyat algısı kalmamış. Ne yapıyor üretici bunu fırsata çeviriyor. Ürün kalitesini ve gramajını bozmadan fiyatını olması gerektiğinden daha fazla arttırarak piyasaya sürüyor. Bir iki gün vatandaş ‘Bu ne? Olur mu böyle fiyat?’ diyor sonra ‘Normal ya, zaten her şey arttı’ diyor.
Evet haklısınız, ne demek istediğinizi anlıyorum, ‘Olması gereken bu’ diyor bir kısmınız bu satırları okurken. Ben de derim ki ‘Neye göre kime göre?’
Büyük firmalar piyasayı çok iyi okuyor, patronları daha fazla kazansın diye piyasa araştırması yapan, fiyat politikası belirleyen koca koca insanlar çalışıyor onlar için.
Senin benim gibi sade ve zavallı vatandaşın onların karşısında durma şansı var mı?
YOK.
En fazla harcamanı kısarsın gereksiz harcamalardan kaçınırsın.
Ama can bu be, çekiyor, istiyor.
Yani sevgili dostlar, bütün kötülüklerin anası kumar falan değil ENFLASYON.
Her şey onunla başlıyor. Sonrasında Şrinkflasyon, Skimpflasyon ve Greedflation geliyor. İstisnasız her biri canımıza okuyor, sokağa adım attığımız an soyumuza sopumuza küfreder gibi fiyat etiketleriyle karşımıza dikiliyor bu 3 musibet.
Haydi geçmiş olsun.
Profesyonel baba, amatör yazar, sorgulayan, araştıran, teknoloji düşkünü, düne takılmayıp yarını yaşamayı seven doğuştan Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı.
Eşimle beraber kaleme aldığımız yazılarımızı bir arada tutabileceğimiz, bir nevi arşiv olarak kullanabileceğimiz ve paylaşabileceğimiz bir site kurma kararı aldığımızda Garip1Blog ortaya çıktı.
2018 de iki kişiyle başlayan yolculuğunuza zaman içerisinde aramıza katılan dostlarımızla yolumuza devam ediyoruz
Gelir kaygısı olmadan kendi yağıyla kavrulan sitemizde, sinir bozucu reklamlarla boğuşmadan, kahvenizi veya çayınızı alıp, bir birinde güçlü ve değerli kalemlerin yazılarını okurken keyifle vakit geçirebilirsiniz.
Bir arkadaşımın kızı ilk maaşını aldı ve büyük bir heyecanla kendi parasıyla market alışverişine gitmiş, mutfak masrafına katkıda bulunayım demiş yavrucak. Bir poşet market alışverişi, temel ihtiyaçların bir kısmını alabilmiş, kıyamamış parasına, 750 TL verip çıkmış.
Orta ve düşük gelir seviyesine sahip vatandaşın alışveriş yaptığı marketler de şrinkflasyon gözle görülür bir şekilde kendisini gösteriyor. Paketler iyice ufaldı, gramaj ciddi anlamda düştü buna rağmen fiyatın sabit kalmayıp artmış olması da farklı bir yola girdiğimizi gösteriyor. Rafta ki etiket fiyatıyla kasadaki fiyat dahi bir birini tutmuyor artık. Büyükler bunu yapmıyor ama halkın sıklıkla tercih ettiği marketler etiket ve kasa arasındaki fiyat farkını sıklıkla uyguluyor.