Şimdi yükleniyor
×

Milyarderler Neden Sığınaklara Kafayı Takmış Durumda?

Bu Yazı 6 dakikalık okuma süresine sahiptir.

ajax-loader-2x Milyarderler Neden Sığınaklara Kafayı Takmış Durumda?

Birkaç yıl önce, New York’ta medya ve dijital ekonomi profesörü olan Douglas Rushkoff‘dan, Amerika’nın ücra bir çölünde yer alan, gösterişli bir tatil köyünde, konuşma yapması isteniyor. Rushkoff, yatırım bankacılarına, internet hakkında yazdığı bir kitap hakkında konuşacağını sanıyor. Ancak mekana vardığında kendisini konferans katılımcıları yerine, yarım düzine ultra zenginden oluşan teknoloji ve serbest yatırım fonu uzmanının önünde bulunca şok oluyor.

Adamlar (evet, hepsi erkekmiş katılımcıların) toplu olarak belirli bir seçim konusunda, daha doğrusu güvenli yer seçimi konusunda kararsız kaldıklarını söylüyorlar: Hangisi daha güvenli? Yeni Zelanda mı? Alaska mı?

Rushkoff, katılımcıların, dünyanın “Dooms Day – Kıyamet Günü” olarak adlandırdıkları bir şeye doğru hızla gittiğinden korktuklarını söylüyor, bir tür “çevresel çöküş, sosyal huzursuzluk, nükleer patlama, güneş fırtınası, durdurulamaz virüs veya her şeyi alaşağı eden kötü niyetli bilgisayar korsanlığı” gibi. Ve hangi bölgeye yerleşmenin daha güvenli olacağını bilmek istiyorlar.

Katılımcıları endişelendiren diğer sorular: İklim değişikliği biyolojik savaştan daha mı korkutucu? Bir sığınakta ne kadar süre kalmaları gerekecek? Ve en önemlisi, kendi korumalarının ve hizmetlilerinin, onları öldürmesini nasıl engelleyebilirler?

Bu soruları Rushkoff‘un cevaplamasını istiyorlar çünkü Rushkoff daha önce teknolojinin geleceği hakkında saygın bir kitap olan Present Shock‘un yazarı.

Rushkoff, milyarderlere, kendilerini korumak ve çalışanları tarafından öldürülmekten kaçınmak istiyorlarsa, şimdiden onlara karşı son derece nazik davranmaya başlamaları gerektiğini belirtmek dışında verecek çok fazla cevabı olmadığını söylüyor.

Anlattığı hikâye iki nedenden ötürü ilgi çekici.

Birincisi, ultra zenginlerin, yaklaşan bir felaketten ne derece endişe duyduğunu gösteriyor. Bu uzun zamandır modern dünyada var olan bir endişe ve nedeni de yazar Garrett Graff‘ın 2018 tarihli Raven Rock adlı kitabında tüyler ürpertici ayrıntılarla anlattığı, ABD hükümetinin 1940’ların sonunda nükleer savaş ihtimaline karşı, kilit noktalardaki yetkilileri için geniş bir sığınak ağı oluşturmasına dayanıyor.

Son yıllarda sayıları giderek artan felaket senaryoları karşısında, ultra zenginler gelebilecek kötü günlere karşı hazırlıklı olmak için çalışmalarını hızlandırıyor. 11 Eylül ve Katrina Kasırgası’ndan, Kuzey Kore ve Çin ile Batı arasında artan gerilime ve komplo teorilerinin internette yayılmasına kadar bir dizi olay, toplumsal çöküş korkularını körüklüyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin nükleer savaş tehdidini yeniden kamuoyunun gündemine taşıması ve İsrail’in Gazze’yi işgali, endişeleri tırmanışa geçirdi haliyle.

Fransız sigorta grubu Axa, batı ülkelerindeki insanların beşte dördünün kendilerini beş yıl öncesine göre çok daha savunmasız hissettiklerini gösteren bir anket yayınladı mesela. İklim değişikliği ilk kez Asya ve ABD’nin yanı sıra Avrupa’da da en büyük tehdit olarak kabul edilirken, bunu jeopolitik istikrarsızlık (yani savaş) izliyor.

Anket, ayrıca politikacıların ya da bilim insanlarının bu tür tehditlerle mücadele edebileceğine inandığını ifade edenlerin sayısında da ciddi bir düşüş olduğunu ortaya çıkartmış. Karar vericilere karşı güvensizlik söz konusu. Axa’nın CEO’su Thomas Buberl, “Bir çaresizlik hissi var” diyor.

Eurasia Group Başkanı Ian Bremmer “Bu meseleleri ele alacak, hatta tehlikeli silahların yayılmasını yavaşlatacak etkili bir kurumsal altyapı yok.” diyor. Bu durum sadece genel nüfus arasında hayatta kalma ya da “hazırlık” faaliyetlerinin artmasına yol açmakla kalmıyor, aynı zamanda ultra zenginleri de lüks sığınaklara, süper yatlara ya da her ikisine birden sığınmaya yöneltiyor.

Rushkoff‘un hikayesinin ilgi çekici olmasının ikinci nedeni; ultra zenginlerin olası kıyamet senaryolarına karşı kendileri için yarattıkları güvenli konfor alanları yüzünden, ileride global etkileri görülebilecek senaryolar için hükümetlere yeterli baskı yapmayarak, süreci hızlandırıyor olabilecekleri görüşü.

Rushkoff yeni kitabı Survival of the Richest’te bu durumun özellikle iç karartıcı olduğunu, zira iklim değişikliği, sosyal çatışma ve eşitsizlik gibi sorunlara sebep olanların aynı insanlar olduğunu savunuyor. “Herkesin üstünde, egemen birey olduklarına dair bir zihniyete sahipler” diyor ve sığınakların onlara beladan kaçış imkanı sağladığını söylüyor.

Elbette sığınak arayışında olan bazı süper zenginler bu eleştirilerin haksız olduğunu söylüyor. Hatta bunlardan biri verdiği bir röportajda haklı olarak bunu şöyle ifade ediyor: “Kendinizi ve sevdiklerinizi tehditlerden koruma dürtüsü evrensel bir insan içgüdüsüdür

Dünyanın en zengin insanlarının çoğu bu tür tehditlere karşı koymaya, onlarla mücadele etmeye çalıştıklarına inanıyor. Örneğin Bill Gates, sağlık ve iklim değişikliği konularına milyarlar akıtıyor. Elon Musk Ukrayna’da nükleer savaşı önlemek istediğini iddia ediyor.

Ancak acı gerçek şu ki, hiçbir milyarder tek başına iklim değişikliği, pandemi veya savaş gibi yıkıcı riskleri çözemez. Kamu ve özel sektör arasında ciddi işbirliğine ve bilim insanlarının ciddiye alınmalarına ihtiyaç var.

O halde umalım ki bugünün kabaran korku havası, dünya liderlerinin silkelenmesine sebep olur ve onları, hepimizi kurtaracak çözüm arayışlarına iter.

Aksi takdirde, gelecek, yer altı sığınağında yaşamak zorunda kalmaktan bile korkutucu görünüyor. Eğer öyle bir imkanımız olabilecekse… Yoksa ultra zenginleri korkutan, önlem almaya iten, dünyanın hangi bölgesinin kendileri için daha güvenli olabileceğini öğrenmek için bu konuda uzman gördükleri birine gizli konferans yaptıracak kadar korkunç bir ortam olacağını düşündüren gelecekte, 24 saat hayatta kalabilmek mucize olur sanırım.

Bu yazıyı hazırlamak yaklaşık 15 günümü aldı. Sürekli karşıma çıkan yer altı sığınakları, ultra zengilerin ıssız adalarda kurdukları, kendi kendine yeten yaşam alanları ve güvenliklerini sağlamak için milyar dolarları bulan harcamaları konusundaki komplo teorileri en sonunda bu konuyu araştırmaya itti beni.

Amerika’nın ve Avrupa’nın en saygın gazete ve magazin dergilerinden tutun komplo teorisi üreten sitelere kadar konu işlenmiş.

Financial Times – New York Post – CNN – Time Magazine – CNBC -American Military News – The Independent – Ferbes – Spyscape – ve daha bir sürü saygın gazete ve internet haber siteleri.

Son zamanlarda sıkça karşımıza çıkan bazı haberlerde, Avrupa’nın önde gelen devletlerinden Almanya, İngiltere, Fransa başta olmak üzere İsveç, İsviçre, Finlandiya’nın da dahil olduğu ülkelerin, kendi vatandaşlarını, önümüzdeki 10 yıl içerisinde meydana gelebilecek muhtemel nükleer savaşa hazırlıklı olmaları konusunda uyardıklarını okuyoruz. Bu ülkeler vatandaşlarına bozulmayacak ve dondurulmuş gıda haricinde yiyecek stoklamaları konusunda ciddi uyarılar yapıyorlar. İsveç Savunma Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı’na yolladığı yazıda öğrencilerin elektriksiz yaşama alışmaları konusunda uyarılar yapılmasını, belli bir yaşın üzerindeki öğrencilerin ise özel eğitim programlarına alınmaları istemiş. İşte bu da hükümetlerin, olası kıyamet senaryolarını ne derece ciddiye aldığının birer kanıtıdır.

Dünya hızla bir yerlere doğru ilerliyor ve bu önü açık bir gelecek olarak öngörülmüyor. Bizleri ciddi bir kaos bekliyor gibi. Her şeyin bir birine girdiği bu ortamda en çok zarar görecek ülke biziz. Ülke mülteci cennetine döndü, ne oldukları belli olmayan, daha şimdiden kafa kesen, ev basıp çoluk çocuk öldüren eli kanlı insanlar ülkemizde cirit atıyor. Dünyanın beklediği gibi bir kaos ortamında bu insanların neler yapabileceğini hayal edebilmek mümkün değil?

Komplo teorisi veya değil, eğer Amerika ve Avrupa kendini muhtemel bir kaos ortamına hazırlıyorsa, ülke olarak da, münferit olarak da bu tehdidi ciddiye alıp radikal tedbirler almamız gerekiyor.

Üzerinde ciddi ciddi kafa yormaya gerek olan bir konu…

Bu yazıyı nasıl buldunuz?

Genel oy oranı / 5. Oylama Durumu

Şu ana kadar değerlendirme yapılmadı! Bu gönderiye ilk değerlendiren siz olun.

Bu yazıyı beğendiğinize göre...

Bizi sosyal medyada takip ediniz.

Bu yazı size hitap etmediği için üzgünüz!

Kendimizi geliştirelim!

Hoşunuza gitmeyen noktalar neler oldu?

Profesyonel baba, amatör yazar, sorgulayan, araştıran, teknoloji düşkünü, düne takılmayıp yarını yaşamayı seven doğuştan Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı. Eşimle beraber kaleme aldığımız yazılarımızı bir arada tutabileceğimiz, bir nevi arşiv olarak kullanabileceğimiz ve paylaşabileceğimiz bir site kurma kararı aldığımızda Garip1Blog ortaya çıktı. 2018 de iki kişiyle başlayan yolculuğunuza zaman içerisinde aramıza katılan dostlarımızla yolumuza devam ediyoruz Gelir kaygısı olmadan kendi yağıyla kavrulan sitemizde, sinir bozucu reklamlarla boğuşmadan, kahvenizi veya çayınızı alıp, bir birinde güçlü ve değerli kalemlerin yazılarını  okurken keyifle vakit geçirebilirsiniz.

Abone Olun
Bildir
guest
6 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
BEAD
BEAD
29 Ocak 2024 09:41

Fransızların dediği gibi “La vie est un arbre dont le fruit est souvent amer.” yani “Hayat, meyvesi çoğu zaman acı olan bir ağaçtır.”

Bu hayatta her şey mükemmel olsaydı cennet diye bir yerin varlığına inanmak zorunda kalmazdık.

Aslıhan Özbek
Aslıhan Özbek
28 Ocak 2024 21:36

Vedat bey, pazar günlerinin zevkle okuyoruz yazılarınızı, anlatım diliniz sohbet eder gibi, konularınız öğretici, merak uyandırıcı, klavyenize sağlık.

msgaye
msgaye
28 Ocak 2024 12:50

Güzel bir araştırma yazısı daha gelmiş sizden. İnsanın içini ürperten bilgiler. Kaleminize sağlık.

cengiz955
cengiz955
28 Ocak 2024 11:41

konuyla alakası yok ama, kıyamet alametleri arasında betonarme bina sayısının artacağı söylenirdi çocukluğumuzda, eğer bu doğruysa kıyametin tek sorumlusu Türk müteahhitler olacak, dağ taş beton oldu

lifehacker
lifehacker
28 Ocak 2024 10:15

Yapay zeka büyük tehlike, Google da AI projesinde çalışan önde gelen yazılımcı yıllar önce görevinden istifa edip gözlerden uzak bir ada alarak ailesiyle yerleşti, kendi kendine yetebilen bir dünya kurdu kendisine. Gene Google tarafından geliştirilen iki yapay zeka yüklü bilgisayar karşılıklı sohbet ederken kendilerine has bir dil geliştirerek gözlemcileri şaşırttı hatta korkuttu ve bilgisayarlar kapatıldı. Örnekler çok, bu yazdıklarım daha olayın en başında yaşananlardı, şu an neler oluyor bilemiyoruz.

hakim
hakim
28 Ocak 2024 10:00

Komplo teorisi gibi görünse de teknolojiyle bu kadar içli dışlı olan insanların böylesine radikal denebilecek önlem almaları insanı düşündürüyor. Korktukları, bekledikleri bir şeylerin olduğu kesin.

Okumaya Değer
Şehir trafiği gibiydim, şehir yollara kusuyordu, ben kendime. Hayatımı bir bavul gibi elimde taşıyordum. Ben uzağımda olan herkesi en yakınımda hatırlayıp,…
6
0
Yorumlarınızı merak ediyoruz.x